MUTLU SEVGİLİLER GÜNÜLER !


                      Sevgililer günü yaklaşıyor hadi bakalım, sevgiliniz acaba sizi nasıl şaşırtacak? Benim favorim, sevgililer gününde, sevgilisine parfüm alan erkek yaratıcılığı.  Kırmızı gülü ise, salataya filan koymak istiyorum. En azından bir değişiklik olur. Elinde gül ile sokakta yürüyen, bir milyonuncu kadına ise, Green Card veriyoruz.  

                       Bunlara fit oluyoruz da, erkekler böyle hava atıyorlar ya, "Sevgilim yoluna bir kamyon çiçek döktüm, bilmem kaç adet gül aldım." Şimdiden söyleyeyim, daha saçma bir şey duymadım hayatımda, ne yapçaz sonra yicez mi o gülleri, yapraklarını demler suyunu içeriz belki cilde filan iyi geliyordur. Ama , çiçekçiler de para kazanmalı evet ! 

                   Ama sen ona harcadığın paraya, eve 2 kilo mercimek, beş paket makarna, 10 lt sıvı yağ, en büyüğünden deterjan filan alsan, inan daha hora geçer. Haydi o kadar zenginsin sen allah aşkına git o ihtiyacın olmayan parayı daha hayırlı yerlerde harca. İlle çiçek mi alacaksın, al saksıda  Paşa kılıcı, havayı temizler, gece oksijen salınımı yapar, havalandırma sorununu çözer, zehirli gazları emer, üstelik susuzluğa da dayanıklı, al unut köşede yine de dayanır o yazık. Alacaksın bundan, eve, ofise üç tane, valla kafayı bulursun oksijenden, enerjin artar. Mutlu kadın mı istiyorsun çözüm kılıç çiçeği.

                   Bir de yoluna gül döken adam uzun vadede çekilmez, ayrılırsın işte orda burda hala lafını eder, sanki kıymetini sen bilemedin de, o halbuki dünyanın en muhteşem adamı. Hayır, lafını ediyorsun da hala bana aldığın çiçekle, başka kıza hava ne? 2 gül alınca en hanzo adam bile kendini dünyanın en romantik, en düşünceli, en fedakar erkeği sanıyor ya. "Amo bon ono iki yoz gul oldom." Neyse, erkekleri de suçlamayalım, hala bundan çok hoşlanan kadınlar da varken çok ileri gitmenin anlamı yok ama kızım bir kere alır tavlamak için ilişkinin başında sonra anadan emdiğin sütü burnundan getirir, gül de gül diye. Bence boşver, ama iyi tarafından bakarsak, en azından ilişkiniz boyunca konuşacağınız konu hazır olmuş olur. 

                   Ama bence şöyle bi boyutu var olayın, sana tüm bunları yaparken, hayır deme, beğenmeme şansı sunulmuyor. Dayak atan adam, aldatan, umursamayan adamlar geliyor kapına, mahalleliyi toplamış, evet cevabı bekliyorlar. Ama bak bu kadar organizasyon yaptı, sevmese yapar mı kızım? hiç birşey yapmasa bile sadece istememe hakkını bile elinden alıyorlar. Sevmiyorum, hayatımı senle geçirmek istemiyorum hakkını kullanınca, kafana nasıl da kakılıyor, kendini nasıl kötü hissediyorsun. Sadece karşı cinsten değil, hem cinslerin de "benim ki , bunca şey yapsa" diye seni değer kıymet bilmez kadın olarak damgalayıveriyorlar. Sadece ayrılmak istiyorsun, ama ben senin için, ile başlayan cümleler sıralanıveriyor. Hayır sen kendi egonu tatmin ettin, benim için birşey yapmadın. Sen önümüzdeki haftasonuna yatırım yaptın. Sonra ayrılırken düşün dur, ama bu adam benim yollarıma gül döktü, sonra tabi onları temizlemek yine sana kaldı bunu da düşün. O lanet ede ede, yapacağın temizliği düşün !

                           Tektaşa gelince, bilmiyorum ben Kanlı Elmas filmini izlemeden de, parmağımda yüzükler, kolumda bilezikler insanı değildim, buna karşıydım zaten hep. Ama anlamadığım şey şu, takı takmak hoşumuza giden bir şey ama maksat takı takmaksa ve aynısı, yapılabiliyorsa, daha değersiz taşlardan, neden o kadar para etmesi önemli. İlle birilerinin sömürülmesi, piyasayı ele geçirmiş patronların, para kazanması mı gerekli? Neden benim değerim, bana alınan pırlanta kadar? Karşımdakinin beni sevdiğini, neden pırlanta alınca bana anlıyorum. Neyse, pırlanta konusu, karmaşık bir konu ve ben buna politik olarak da karşıyım, şimdi bu konuya girip, sıkmayacağım sizi, ama parmağımda pırlantayla, sokakta gezmeye utanırım ben. Bir de mercan kolyenizin aynısı da var Eminönün'de, 1 TL ye alabilirsiniz, 

                        Bu arada bir hatırlatma, yıl oldu 2015 ! 

                   

                   

                    

               

Yorumlar

  1. tek taşımı kendim aldım tek başıma kendim taktım girmesinler havaya..:)

    YanıtlaSil
  2. İyi güzel de insan bu kadar eleştiriden sonra bir ipucu tavsiye falan bekliyor. Amele olmak için işçi pazarında kamyonetin arkasında bekleyip her seçilen adamdan sonra "beeen?" diye ümitle beklemesine rağmen bir türlü seçilemeyen Kemal Sunal gibi hissettirdin :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar