Kıvanç Tatlıtuğ'u Rüyada Görmek
Bir keresinde rüyamda Kıvanç Tatlıtuğ'u görmüştüm. Buraya kadar bir sorun yok çoğu kadının rüyalarını süslediği bir gerçek ama sorun Kıvanç Tatlıtuğ'u rüyamda abim olarak görmemdi. Ben nasıl bir eziktim ki rüyamda bile Kıvanç Tatlıtuğ'u olsa olsa abindir, kankitoşundur başka türlü bir araya gelmeniz imkansız diyor, kendime yakıştıramıyordu bilinçaltım. "O adam sana bakmaz kızım" diye bağırıyordu resmen. Ancak kardeş ancak arkadaş olursun. Ama yine de egom durmuyor, atının terkisine atmış kaçırırken beni "kızım" diyordu "bu kaçış romans ve tutku dolu, bambaşka bir kaçış olabilirdi. Bu senin elindeydi, bu senin rüyan sonuçta, kaderini değiştirebilirsin" diye bağırıyordu!
Bunun sonucu olarak rüyayı yolundan saptırma çabalarım da başladı hemen tabi. Egom Kıvanç Tatlıtuğ'a sinsi sinsi "aslında bizim kardeş olmamız çok garip" diyordu. İşte şimdi tam bir goygoya başlamıştım. "Sanırım biz kardeş değiliz. Baksana sen uzun boylu, kaslı, sarışın ve yakışıklısın. Bir de bana bak diyordum" resmen Kıvanç Tatlıtuğ ile kardeş olmadığımızı ispat ederken neden bana bakmazın da cevabını veriyordum. Sonra Kıvanç Tatlıtuğ bana dönüp, "ya sen de çok komiksin tatlış kardeşim benim" dedi, yine tatlılıktan, komiklikten öteye geçememiştim. Kızım diyordu, dedemize benzemişim işte ben. Evet, her ailede bir tane olan sarışın ve yakışıklı dede bizde de vardı ve hiç birimiz ona benzemiyorduk ama Kıvanç benzemişti işte.
Bilinçaltım kardeş olduğumuzu ispatlamak adına herşeyi yapmaya devam ediyordu hala egoma inat. Kıvanç Tatlıtuğ bana "bak ela göz, kahverengi gözle, mavi gözün genetik eşlemesinin sonucudur" gibi saçma sapan bilimsel veriler vermeye başlamıştı. Sonra Kıvanç kızmaya başladı, Kuzey'e dönüşmüştü birden "Lan, bence gayet kardeşiz işte, sen babannemize benzemişsin, bu kadar basit ağnadın mı karrşiim, ağzını burnunu kırdırtma bana" dedi. Dayak korkusu, bir türlü bilinçaltımı Kıvanç Tatlıtuğ ile kardeş olmadığımıza inandıramadığımın bir göstergesiydi resmen. En sonunda, aman dedim, bari yakışıklı abim var diye hava atarım millete.
Sonra kara , karanlık bir ormana geldik, at yavaşladı. Kıvanç Tatlıtuğ beni, oldukça bana benzeyen, kısa boylu, tıknaz sıradan adamın yanına bıraktı sevgilisini de kurtarmak zorunda olduğunu söyleyerek. Sanırım beni bıraktığı bu kara orman, gerçek dünyayı temsil ediyordu. Ayrılırken "dönmezsem kardeşime iyi bak" dedi, dönmeyeceğini ikimizde biliyorduk. Ben Kıvanç Tatlıtuğ'un toz duman içinde, son sürat ellerimin arasından kaçısını izlerken, "ağabeycim, ağabeycim gitme, bir daha buluşmamız imkansız" diye ağlıyordum. Sonra, rüyamdaki, adama baktım, canım ya dedim, büyük ihtimalle, onu da kankitoşu Adriana Lima buraya bırakmıştır, baksana beni gördüğüne hiç sevinmedi.
Neyse, sonra biz sıradanlar yolumuza devam ettik, muhabbet ede ede, oldukça fazla ortak yanımız vardı.
Yorumlar
Yorum Gönder