Yine Hıdırellez gelmişti. Maçka Parkındaki Hıdırellez kutlamalarına saat 22.00 da giderken telefondaki arkadaşıma Hıdırellez dileklerinin neden aşırı abartılı olduğunu sorgulatmaya çalışıyordum. Evet, çünkü gerçekleşmeyeceklerini biliyorduk.
Geçen sene sadece çizmemiştim adeta üç boyutlu maketler yapmıştım. Hıdırellez dileklerimi bir inşaat firması, bir mimarlık ofisi ve ya bir araç şirketi görse kesin beni işe alırlardı. Ne karavanlar ne arabalar. Eminönü'nden alınmış sahte dolarlara da sıfır eklemiştim. Milyor dolorlor yani, o derece. Bir tomar altı sıfır eklenmiş sahte dolar. Tabi Fulya'da elektrik kutusunun arkasında, kedilerin sıçtığı yerde zorla bulduğumuz gülağacının dibine gömdüğümüz için belki gerçekleşmemişti dileklerimiz. Hızır ve İlyas orada buluşmayacaktı belli. Belki de sahte dolarlarımın üzerindeki koskocaman geçersizdir yazısı yüzünden hala elimdeki sahteleri dışında bir dolar dahi kazanamamıştım. Neyse, henüz çizimlerimdeki gibi bir ev ya da araç henüz icat edilmedi. Hızır ve İlyas ne yapsın yani.
Bu sene ise, gayet umutsuzdum. Yine de bir liraya aldığımız dilek kağıtlarını, Şişli Belediyesinin yaptığı bir demir parçasına asarken bulmuştum kendimi. Ateisttim lan ben ve ortamlarda kültürlerin insan doğasını nasıl kötü yönde etkilediğinden dem vuruyordum. Lanet olasıca kültürler. Bizi nasıl da kendimiz dışında bir şeye çeviriyordu di mi Selen? Resmen Hızır ve İyastan mutluluk dileniyordum. Ben ne zaman bu eğlencenin kölesi haline gelmiştim. Anlayacağınız bu sene de mutluluk haram.
Yorumlar
Yorum Gönder